Bir İnovasyon Pratiği Olarak Yönetişim : Gerçek Bir İnovasyon Ancak İyi Yönetişimle Mümkündür
- Fatih Gözükara
- 22 Tem 2024
- 3 dakikada okunur

Bir İnovasyon Pratiği Olarak Yönetişim
Gerçek Bir İnovasyon Ancak İyi Yönetişimle Mümkündür
Değişim evrensel bir sabittir. Bu evrensel sabit içerisinde İnsan, Değiştirendir. Ve geleceği farklı kılanlardır, Değiştirenler. Daha iyi bir gelecek, bu doğrultuda sarfedilen emek kutsal ve oldukça değerlidir bence. Bu kutsal uğraş inananlarına; hayal kurmayı, bu hayali diğerlerine -mümkünse herkese- anlatmayı, bir hareket, dönüşüm başlatmayı, daha önce kurulmamış bağlantılar kurmayı, yeni yollar inşa etmeyi ve tüm varoluşun kadim döngüsel değişiminde bir itici güç olmayı öğütler. Novo - innovo (I renew) - Innovatus - Innovare - Innovation.

İnovasyon tanım olarak; ekonomik ve sosyal alanlarda katma değerli bir yeniliğin üretilmesi veya benimsenmesi, özümsenmesi ve kullanılmasıdır; ürün, hizmet ve pazarların yenilenmesi ve genişletilmesi; yeni üretim yöntemlerinin geliştirilmesi; ve yeni yönetim sistemlerinin kurulmasıdır. Hem bir süreç hem de bir sonuçtur. * (OECD) Bunun dışında birçok farklı tanım olsa da ortak nokta fikirlerin ve teknolojilerin yeniliğine, iyileştirilmesine ve yayılmasına odaklanmaktır. Bu da bize gösteriyor ki inovasyon -aklıma yeni bir fikir geldi'den, bir icat çıkarmaktan- öte bir konudur. Bir laboratuvarda tek başına bir icat çıkarabilirsin. Bu icat kimsenin işine yaramasa da, kimsenin hayatını değiştirmese de, kimse tarafından kullanılmasa da sen icat çıkarmış olursun. Yani icat çıkarmak yerine göre bireysel bir 'sonuçtur'. Ama inovasyon, yapılan yeniliğin kullanılmasını, yayılmasını, benimsenmesini ve hayatın genel akışında bir şeylerin değişmesini gerektirir. Yani inovasyon bireysel başlayıp, toplumsal hale gelen bir 'süreç' ve sonuçtur. (Burada buluş yapmak -invention- inovasyon sürecinin bir parçası olabilir ya da olmayabilir) Bu yapılacak yeniliğin, iyileştirmenin toplumsal olabilmesi, toplum tarafından içselleştirilip yayılabilmesi için de gerçekten toplumun (ben geniş kapsamda toplum olarak ele aldım ama bunu bir şirket ya da organizasyon kapsamında da düşünebiliriz) ihtiyacı olan bir şey sunması ve değer odaklı olması gerekir. Bunu mümkün kılan şey toplumu iyi anlamaktan ve tüm süreci mümkün olduğu ölçekte toplumla birlikte ilerletmekten geçer. Yani inovasyon sürecinin sonundaki muhatap değildir toplum, en başındaki ortağındır. Onunla birlikte geliştirir, büyütür ve sonuca ulaşırsın. Ve her ortaklıkta olduğu gibi bu ortaklıkta da güven esastır. Tam bu noktada devreye yönetişim giriyor.
İyi yönetişim, tüm paydaşların güven duyduğu kurumlar (süreçler, organizasyonlar, topluluklar, bir konu özelinde aynı inancı paylaşanlar) ve bu kurumların sürdürülebilirliği için gerekli kültürdür. İyi yönetişim, bütün yönetim süreçlerinde;

• Katılımcılığı
• Etkililiği
• Şeffaflığı
• Adilliği
• Tutarlılığı
• Sorumluluğu ve
• Hesap verebilirliği içerir.
Katılımcılık; bilginin ve faaliyetlerin oluşturulması ve gerçekleştirilmesinde paydaşların katılım ve desteğini sağlamak, buna yönelik ortam geliştirmektir. Bunu inovasyon sürecinde ne kadar iyi yaparsak, değer önerisinin kalbini oluşturacak olan ve tüm süreci üzerine inşa edeceğimiz 'sorun'u o kadar doğru belirleriz. Gerçek bir inovasyon ancak gerçek bir sorun üzerine geliştirilebilir.
Gerçek bir sorun belirledikten sonra unutmamalıyız ki bir sorunun onlarca farklı çözümü vardır. En doğru çözümü bulanlar en çok deneyenlerdir. Bu uzun ve yorucu bir süreçtir. Ve dreamerlar başlangıçta çıplak olmalarıyla ünlüdür. Yani hedeflenen etki çok sınırlı kaynaklarla gerçekleştirilmek zorundadır. Burada etkililik kavramı öne çıkar. Etkililik; başarı ve sonuç odaklı yaklaşımla kaynakların doğru yönlendirilmesi, doğru alanların seçilmesi, performans hedeflerinin doğru belirlenmesidir.
Devamında şeffaflık gelir. Şeffaflık; kurum içinde ve dışında ve aynı zamanda topluma karşı performans ve kaynakların* kullanımı konusunda aktif açıklık ve şeffaflıkta olmaktır. Dediğim gibi toplum inovasyon sürecinde bizim ortağımızdır. Ortağımız nelerin iyi gidip, nelerin kötü gittiğini, ne durumda olduğumuzu bilmelidir ki, inancı sarsılmadan bize geribildirim verebilsin. Biz de aldığımız bu geribildirimlerle en doğru yolu inşa edebilelim.

*(Bir dreamerın en önemli kaynağı inancıdır ve ilk inananlarıyla paylaşabildiği tek temettü budur, bu sermayesini iyi kullanmalı ve ilk inananların aldıkları inanç temettüsünün tüketilmeyip aynı inanç sermayesine dönmesini sağlamalıdır.)
Katılımcılıkla doğru sorunu bulduk, Etkililikle zamanımızı, enerjimizi ve motivasyonumuzu iyi yönettik ve bir çok farklı yol denedik. Bunu yaparken de 'ortağımıza' karşı şeffaftık ve aldığımız geribildirimlerle en doğru yolu inşa etmeye oldukça yaklaştık. Şimdi yeni bir kavrama ihtiyacımız var, adillik.
Adillik; sistemler ve uygulamalarda tüm paydaşların beklentilerini gözeterek kurguyu oluşturmak, uygulamalarda kişiye göre değil sisteme göre karar vermek yönünde kültürü yerleştirmektir. Buradaki sadık kalacağımız sistem yaratmak istediğimiz değerdir. Şartlar değişebilir, çevremizdeki insanlar gelip gidebilir ama biz 'ortağımızın' beklentilerini sürekli gözetmek ve yaratılmak istenen etkinin temelinde yatan hayale sadık kalmak durumundayız.
Buraya kadar inananlarımızın sayısı artmış belki de yenilik ve değişim yaratacak ürün, hizmet, yaklaşım genel hatlarıyla belirginleşmeye ve ilk versiyonlarıyla toplumla buluşmaya başlamıştır. Ama bunun gerçek bir inovasyona dönüşmesi için yaşamaya devam edebilmesi, yayılması, daha büyük kitlelerle buluşması önemlidir. İyi bir büyüme yönetimi gerekecektir. Bu da ancak misyon ve vizyon doğrultusunda hareket etmekle, karar almada temel politika ve prensipleri korumakla, işbirliği kurulan tarafların beklentilerini yerine getirmekle, yani tutarlılıkla mümkündür.
Ve nihai olarak inananlarımıza karşı sorumluluğumuzun farkında olmak, davranışlarımıza ve kararlarımıza buna göre şekil vermek ve her ne yapıyorsak tüm paydaşlarımıza hesap verebilir olmak yaratmak istediğimiz değişim ve dönüşümü sürdürülebilir kılacak, benimsenmesini ve gerçekten bir yerlerde hayatın farklı akmasını sağlayacaktır.
Tüm bunlar ortağımızla aramızdaki güveni tesis edecek ve güven üzerine kurulu bu ilişki herkes için hayatı daha yaşanabilir, daha iyi bir yer kılmak adına, sonraki nesillere öncesinde hiç kurulamamış hayalleri kurdurabilmek, ışığı sonsuz karanlığımızın ötesine taşıyabilmek için tüm varoluşun o kadim değişim döngüsünün çarklarını ağır ağır döndürmeye devam edecektir.
Fatih Gözükara

Comments