top of page

COMMUNITY | CREATIVITY | CONNECTIVITY | CURIOSITY

Tavşan Delikleri

  • Yazarın fotoğrafı: Fatih Gözükara
    Fatih Gözükara
  • 22 Tem 2024
  • 2 dakikada okunur



Bence insanın kendisini en çok beslediği şey bir düşünce akışı içerisindeyken kendiyle yaptığı iç konuşmalar. Bir yolculuğa çıkıyorsun, konu konuyu açıyor ve nereden başladığını bile unutup kendini çok garip yerlerde bulabiliyorsun.


Yine böyle bir zamanda konu tavşan deliklerine geldi. Alice’in Wonderland’a uzanan yolculuğuna çocukluğumuzun bir döneminde denk gelmişizdir. Büyüklerin sıkıcı rutinleri içerisinde boğulan Alice, bir gün bir tavşan görür ve onu takip eder. Tavşanın arkasından bir tavşan deliğinden geçer ve  Alice’e kendininkinden çok farklı tamamen bambaşka yer yer saçma ama oldukça eğlenceli uçsuz bucaksız bir dünyanın kapıları açılır. 




Şimdi tavşanlar ve Alice biraz bekleyecek. Kendi hayatlarımız. Başlangıcını ve genelde bitişini bizim seçmediğimiz,  gidişatını ise biz belirliyor gibi dursak da aslında pek de belirleyemediğimiz, genelde içine doğduğumuz standart formatı yaşayıp nadiren bunun  dışına çıkabildiğimiz, etrafı rutinler sloganlar ve yaşlı adamlarla çevrili, bazen yağmurlu bazense güneşli, yer yer sağanak, vakit bulabildiğimiz ölçüde anlam arayışıyla geçen ama aslında olayı anlamsızlıkmış gibi duran eğri büğrü hayatlarımız var. Kaosdan beslenen düzeni kaosla besleyen yaşamlarımız içerisinde ayakta kalmak ve kendi istediğimiz hayatı yaşamak gibi bir derdimiz var. Ama ne yazık ki kendi yaşamımızı bile öyle doğrudan, şekillendiremiyoruz. Örneğin beni tanımlayan, beni ben yapan şeylerin çoğunun temelinde küçük tercihlerle desteklenmiş rastlantılar var. Kader kavramından bahsetmiyorum, bahsettiğim yaşamın içerisindeki bilinmezlik. Biraz klişe olacak ama yaşamı tuvale benzetirsek, her bir rastlantı tuvalde yeni bir renk demek. Rastlantılarsa farklı deneyimlerden doğan küçük sürpriz kutuları. Yani kısaca maksimum deneyim; daha çok rastlantı, daha çok rastlantıysa renkli bir tuval demek. 





Tavşanlara geri dönecek olursak, gündelik hayatımız aslında yanından geçip gittiğimiz tavşan delikleriyle dolu. Biz kulaklığımızı takıp yürürken çevremizde aynı anda onlarca hikaye yazılıp siliniyor. Yanından geçip gittiğimiz eski bir bina sadece bir eski bina değil, simitçinin bir hikayesi var, ya da şu soldaki kafenin çalışanlarının kendi içlerinde entrika ve hırslarla çevrili bambaşka bir evreni var. Bizden yeni bir biz yaratacak bir başka rastlantının saklı olduğu deneyimi bulup yaşayabilmek için merak duygumuzun -ki kendisi hikayemizdeki tavşandır-  peşinden gidip yeni hikayelerin içine süzülüp tavşan deliklerinin arkasındaki o garip ve farklı dünyaları keşfetmemiz gerekir. 


Son olarak filleri sevin. Filler mükemmel varlıklar. Filleri ve tavşanları sevin.


 
 
 

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page